BM, Nükleer Silahsızlanmaya Yönelik Yeni Çalışma Grupları Oluşturmayı Planlıyor
Thalif Deen
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (IPS) – Dünyanın iki büyük nükleer gücü olan Birleşik Devletler ve Rusya’nın muhtemel bir durumda askeri olarak karşı karşıya gelme ihtimaline karşı Birleşmiş Milletler, şimdiye kadar imkansız gözüken bir hedef için önemli bir adım atıyor : Nükleer Silahsızlanma.
193 üyeli Genel Meclisin, aynı zamanda Birinci Komite olarak da bilinen Silahsızlanma ve Uluslararası Güvenlik Komitesi aracılığıyla nükleer silahsızlanma için alınacak etkin tedbirleri görüşmek veya müzakere etmek amacıyla açık uçlu bir veya muhtemelen iki çalışma grubu oluşturması bekleniyor.
Şu anda görüşülen taslak kararlardan bir tanesi, Genel Meclisin alt organı olarak onun altında görev yapacak olan Çalışma Grubunun 2016 yılında Cenevre’de toplanmasını öngörüyor.
Çalışma Grubunun, yapılan görüşmeleri ve tavsiyeleri içeren bir raporu, önümüzdeki yılın Eylül ayında 71’incisi yapılacak olan oturumunda Genel Meclis’e sunması bekleniyor.
Bu taslak karara destek veren ülkeler arasında Meksika başı çekerken, Avusturya, Brezilya, Şili, Kosta Rika, Gana, Lihtenştayn, İrlanda, Malta, Nijerya, Filipinler ve Güney Afrika gibi ülkeler de ikincil olarak destek vermektedir.
İran tarafından desteklenen ikinci bir taslak karar ise, raporunu, 2018’den daha geç olmayacak bir tarihte toplanacak BM’in üst düzey uluslararası nükleer silahsızlanma konferansı ile birlikte Silahsızlanma Konferansı ve Silahsızlanma Komisyonuna sunacak olan ikinci bir çalışma grubunun oluşturulmasını öngörmektedir.
New York Merkezli Avukatlar Nükleer Politikalar Komitesi İcra Direktörü John Burroughs, IPS’e verdiği demeçte, konuyla ilgili olarak yapılan müzakerelerin halen devam ettiğini bildirdi.
Yaşanan bu gelişmenin, nükleer silahların insani etkileri konulu 2013 ve 2014 yılında Oslo, Nayarit ve Viyana’da yapılan konferanslar ile 2015 yılı Mayıs ayındaki Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması (NPT) Gözden Geçirme Konferansının taslak nihai metninin de ortaya çıktığı çok taraflı görüşmeler için öneriler sunmak üzere 2013 yılında oluşturulan açık uçlu çalışma grubunun yarattığı ivme üzerine inşa edildiğini anlattı.
“Yeni bir çalışma grubunun kısa vadede ortaya koyduklarına bakılmaksızın, kazanılan ivmenin sürdülmesi ve atılacak yeni adımlar için yol açması bakımından faaliyet göstermesi kesinlikle olumlu olacaktır.”
Birleşik Devletlerin 2013’teki çalışma grubuna karşı muhalif tutumunu değiştirip, yeni bir çalışma grubunu destekleyeceğini ancak görüş birliğine varılması üzerinde durduğunu ve bu çalışma grubunun nükleer silahsızlanmaya karşı alınacak yasal tedbirleri görüşmek için değil, denetim mekanizmasının da çalıştırıldığı ve alınması gereken tüm etkin tedbirleri araştıracak bir çalışma grubu olması gerektiğini belirtti.
Daimi beş üyeyi oluşturan diğer ülkeler; Britanya, Fransa, Çin ve Rusya’nın da kendilerini göstereceklerini ancak henüz ortada bir şey olmadığını sözlerine ekledi.
Ayrıca Nükleer Silahlara Karşı Avukatlar Uluslararası Birliği BM Ofisi Direktörü olan Burrouhgs, ancak Birleşik Devletler’in bu tutum değişikliğinin, iklimin iyiye doğru gittiğinin habercisi olduğunu söyledi.
Batılı Devletler Yasal Kuruluşu icra direktörü ve nükleer silahsızlanmanın en güçlü savunucularından biri olan Jackie Cabasso, IPS’e verdiği demeçte, Silahsızlanma ve Uluslararası Güvenlik Komitesince alınan kararların görüş birliğine bağlı olmaksızın her yıl büyük bir çoğunlukla Genel Meclis’te kabul edildiğini belirtti.
Bu yıl Genel Meclis’in, nükleer silahsızlanmanın uygulanması için ileriye dönük teklifleri değerlendirmek üzere, üye 193 ülkenin tümüne açık olacak şekilde açık uçlu bir çalışma grubu oluşturmasının beklendiğini anlattı.
19 ülkeden 135’ten fazla sivil toplum örgütünün bir araya gelerek 16 Ekim tarihinde verdikleri mesaj çok açık ve netti : “Üye devletleri, ortalık yangın yeriyken kulaklarının üstüne yatmamaya davet ediyoruz.”
135 örgütün desteklediği açıklamada Birinci Komiteye hitap eden Cabasso, nükleer silaha sahip ülkelerin, Ukrayna’dan Suriye’ye, Ortadoğu’dan Batı Pasifik’e kadar dünya üzerindeki çatışma bölgelerinde askeri olarak karşı karşıya gelmelerinin daha önce hiç olmadığı kadar yakın olduğunu bildirdi.
Nükleer savaş tehlikesinin yeniden arttığını ve artık aylar veya yıllarla ölçülecek kadar yakın olduğunu sözlerine ekledi.
Ayrıca nükleer silaha sahip ülkelerin yönetimleri, silahsızlanma meselesine nesillerle ölçülebilecek zaman ölçeğinde rahat bir şekilde yaklaşmakta ve yakın bir zamanda herhangi bir rol üstlenmeye kayıtsız kalmaktadır.
Açıklamaya destek veren örgütler arasında, Savaşı Önlemek İçin Küresel Eylem Örgütü ( Global Action to Prevent War), Uluslararası Barış Bürosu (International Peace Bureau), Nükleer Savaşı Önlemek için Uluslararası Doktorlar Örgütü (International Physicians for the Prevention of Nuclear War), Uluslararası Soka Gakkai Örgütü (Soka Gakkai International), Barış ve Özgürlük için Uluslararası Kadın Cemiyeti (Women’s International League for Peace and Freedom), Ploughshares Projesi (Project Ploughshares), Nükleer Silahlara Karşı Avukatlar Uluslararası Birliği (International Association of Lawyers Against Nuclear Arms), İsrail Silahsızlanma Hareketi (Israeli Disarmament Movement), İsveç Barış Konseyi (Swedish Peace Council) , Silahsızlanma Diplomasisi için Kısaltma Enstitüsü (Acronym Institute for Disarmament Diplomacy), Parola Pembe Örgütü (CODE PINK) , Batılı Devletler Yasal Kuruluşu (Western States Legal Foundation) ve Avukatlar Nükleer Politikalar Komitesi (Lawyers Committee on Nuclear Policy) yer almaktadır.
“2020 Vision Campaign” isimli kampanyanın ve Belediye Başkanları Barış Organizasyonunun uluslararası direktörü Aaron Tovish, IPS’e verdiği demeçte, “Silahsızlanma konferansında halen devam eden görüş birliği kuralının istismarı üzerine, 2006 yılına dönüldüğü takdirde, Belediye Başkanları Barış Organizasyonu, BM Genel Meclisi çatısı altında faaliyet yürütecek bir çalışma grubunun oluşturulmasını desteklemeye başlamıştı.” şeklinde belirtti.
“Nükleer Silahsızlanma Konusunda Çok Taraflı Görüşmelerin İlerletilmesi” üzerine 2013 yılında oluşturulan Açık Uçlu Çalışma Grubununun başarılı ancak çok kısa ömürlü bir çalışma olduğunu belirtip “Daha kuvvetli bir yetkiyle Çalışma Grubunun yeniden hayata döndürülmesinin tam zamanı.” şeklinde sözlerine ekledi.
“Önümüzdeki yıl New York ve Cenevre’de çalışma gruplarının oluşturulmasında hiç bir mahsur görmüyorum. Her iki şehrin de güçlü ve zayıf yanları mevcut, bu yüzden iyi niyetle nükleer silahsızlanma adına çalışmak için hazırlık yapanlar, her iki şehirde de katkıda bulunmayı istemelidirler.” şeklinde devam etti.
Tovish ayrıca, “Biz şu anda Nükleer Silahsız Bir Dünya için yapılacak olan tam ehliyetli görüşmelerin başlangıcındayız, bu yüzden hangi yönü izlediğimiz takdirde en verimli yoldan gitmiş olacağımıza karar verme ön yargısına kapılmış olmak için henüz çok erken. İyi bir işbölümüyle iki veya daha fazla oturum yapılmasında anlaşma sağlanacağını düşünmek makuldür.
Bir araya gelen sivil toplum örgütleri adına Andrew Lichterman tarafından hazırlanan konuşmasında Cabasso, “Silahsızlanma sürecini bir araca benzetecek olursak, bozuk olan aracın tamir edilmesi için ne kadar çaba gösterilirse gösterilsin, eğer sürücü koltuğunda oturanın ileri gitmeye niyeti yoksa, o aracın çalışması mümkün değildir.” şeklinde açıkladı.
Çatışmaların ve karşı karşıya gelmelerin gerçekleştiği yeni dönemde, silahlanma yarışının kaldığı yerden devam ettiğini ve bu sürecin, nükleer silaha sahip devletlerin politikalarını şekillendiren iktidar sahipleri tarafından yönetildiğini belirtti.
“Dünya çapındaki sanayileşme yarışında ödenmekte olan bedeller için asıl sorumluluk, askeri sanayi kuruluşları ile küresel savaş sisteminin tepesindeki ulusal güvenlik devletlerinin elit kesimi ve herşeyin ötesinde de Birleşik Devletler’de olanlardır.” ( IPS – 28 Ekim 2015 )