Nükleer Silaha Sahip Devletler Silahsızlanmayı Geliştirmeye Teşvik Ediliyor
Yazar: Bernhard Schell
AMMAN (IDN) –Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması (NPT) Gelecek Gözden Geçirme Konferansının (COVID-19 pandemisinden dolayı Ağustos 2021’e ertelendi) nükleer silaha sahip devletlerin arasında ve onlarla, NPT’de belirtilen ve geçmişteki NPT gözden geçirme konferanslarında sunulan taahhütlere rağmen nükleer silahsızlanma konusunda ilerleme eksikliği ile derin hayal kırıklığına uğramış nükleer silaha sahip olmayan devletler arasında derin fikir ayrılıkları ile karakterize olması beklenmektedir.
Bununla birlikte, 16 Devletin temsilcileri tarafından yapılan müşterek bir bildirge “NPT altındaki taahhütleri yerine getirmek amacıyla anlamlı adımlar atarak tüm nükleer silaha sahip olan devletlere liderlik gösterme, nükleer riskleri ele alma ve azaltma ve nükleer silahsızlanmayı geliştirme çağrısını” yenilemiştir. Ürdün’ün başkenti, Amman’da Nükleer Silahsızlanma ve NPT hakkında üçüncü Stockholm Girişimi bakanlar konferansını toplamışlardır.
Ürdün, bu gruptaki tek Arap devlet olup Arap dünyasında silahsızlanma diplomasisine öncülük etme ve NWS’yi küresel güvenliği güçlendirecek yapıcı bir sürece katılmaya teşvik etme fırsatına sahiptir.
İfadede “‘Nükleer Silahsızlanmayı Geliştirme, Geleceğimizi Güvence Altına Alma’ bildirgemizi (25 Şubat 2020 tarihinde Berlin’de kabul edildi) anımsayarak orada belirtilen ‘basamakları’ nükleer silahların olmadığı bir dünyaya doğru giden yolda ilerleme kat etmek için 22 somut teklif olarak tekrar doğruluyoruz,” şeklinde ekleme yapılıyor.
Ürdün Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı, Ayman Safadi, dünyanın ve özellikle Orta Doğu’nun, nükleer silah tehditleri olmadan da “yeterince kriz, gerilim ve karışıklığa” şahit olduğunu belirtti.
Arap ülkelerinin tamamının “İran ile dostane ilişkiler kurma isteklerini ifade ettikleri” konusunda ısrar eden Safadi, “Nükleer silahsızlanma ve nükleer silahların yayılmasını önleme antlaşmasını kabul ettirmeye çalışmaya devam edeceğiz. Komşuları ile iyi ilişkileri olan nükleersiz bir Orta Doğu düşünüyoruz,” dedi.
Alman Dışişleri Bakanı Heiko Maas, yine de, İran’ın “tonunu yumuşatması ve son zamanlardaki yüzde 20 uranyum zenginliği ile nükleer silahların yayılmasını önleme antlaşması şeklindeki etkili bir fırsatta oyunu kaybetmemesi” gerektiğini belirtti.
Tahran’ın ılımlılık göstermesi ve tehlikeli uranyum zenginliği kararında geri adım atması gerektiğini” belirterek Amerika’nın yeni Joe Biden liderliğinin “2021 yılını nükleersiz bir dünya için bir rotanın belirlendiği bir yıl yapabileceğini” ekledi.
Teknolojik atılımlarının yer aldığı son birkaç yılın “nükleer ve nükleer silah üretimini yavaşlatmak yerine hızlandırdığına” dikkat çeken Maas, 6 Ocak’taki toplantıda 16 devletin çalışmasının “en iyi haliyle çok taraflılık ve nükleer sıralamanın tamamen yolunda olduğuna dair bir işaret” olduğunu belirtti.
İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde, İsveç’in ev sahipliği yaptığı toplantının aynı zamanda “kadınları ve gençleri silahsızlanma konusundaki sohbete dahil etmenin” bir yolu olduğunu belirtti.
Linde, İsveç’in “UNRWA [Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı] ve Filistinli mültecilere sunduğu hizmetlere desteğinin” altını çizdi.
Ürdün Dış İşleri Bakanı Safadi, Alman ve İsveçli dışişleri bakanlarının ziyaretlerinin “Krallık ile iki taraflı ilişkilerini ve Ürdün’ün Suriyeli ve Filistinli mültecilere ev sahipliği yapma konusunda gösterdiği çaba ve desteği görüşme fırsatı” olduğuna dikkat çekti.
Safadi, The Jordan Times’a yaptığı açıklamalarında, toplantılarda devletler nükleer silahların yayılmasının önlenmesi tartışılırken aynı zamanda nükleer silahların devlet dışı aktörler tarafından edinilmesinin önlenmesi konusunda da çalıştıklarını belirtti.
“Terör örgütlerinin kaostan ve umutsuzluktan beslendiğini biliyoruz, bu yüzden, nükleer kriz tehdidini ortadan kaldırmak istiyoruz, bölgenin krizlerini tüm tarafları tatmin eden ve kaosa son veren bir şekilde çözmeliyiz,” dedi.
BM Genel Sekreteri, António Guterres, kaydedilen görüntülü mesajda Stockholm Girişiminin “tehlikeli güven eksikliğinin” üstesinden gelme çabalarını alkışladı.
Nükleer Silahsızlanmaya yönelik Stockholm Girişimi, Haziran 2019’da nükleer silahların sunduğu zorluğa etkili bir şekilde yanıt verebilecek yapıcı, yenilikçi ve yaratıcı bir yaklaşım kullanarak “nükleer silahsızlanma diplomasisinin nasıl geliştirilebileceğini görüşmek” amacıyla Stockholm’de nükleer silaha sahip olmayan devletlerden 16 dışişleri bakanı ile İsveç’te başlatılmıştır.
Güvenlik analisti ve Cenevre Güvenlik Polisi Merkezi mezunu, Dina Saadallah’ın da belirttiği gibi, toplantının asıl amaçları NPT’nin değerini tekrar doğrulamak ve yapıcı NPT Gözden Geçirme Konferansı fırsatlarını artırmaktı.
Katılımcılar zorlukların farkındaydı ama aynı zamanda NPT’nin inkar edilemez başarılarına da dikkat çekmeyi tercih ettiler: START 1 antlaşmasıyla dünya çapındaki nükleer cephaneliklerin boyutunu azaltanlar, Orta Asya Bölgesi ve Afrika Bölgesi gibi nükleer silahsız bölgeler oluşturarak gerilimleri azaltanlar ve Nükleer Tedarikçiler Grubu’nu kuran antlaşma gibi nükleer materyallerin yayılmasını sınırlandırmaya yönelik antlaşmaların imzalanması. Stockholm Girişiminde, “bu çığır açan antlaşmanın geleceğini birlikte sağlamalıyız,” diye belirtilmektedir (bakınız: NPT).
Girişime göre, küresel güvenlik ortamını olumsuz etkileyecek “potansiyel nükleer silah yarışı” konusunda gerçek ve mevcut bir tehlike mevcuttur. ABD, 2019 yılının başlarında, 1987 tarihli Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Antlaşması’ndan ayrılmıştır. Stockholm Bildirgesi’nde, başlıca üç silah kontrolü endişesi daha belirtilmiştir.
Birincisi, Şubat 2021’de sona erecek olan, ABD ve Rusya nükleer silah cephaneliklerinin boyutunda kalan son sınırlama olan Yeni START Antlaşması’dır.
İkincisi, İran nükleer anlaşması veya İran Nükleer Antlaşma Çerçevesi’dir (JCPOA): ABD, 2018 yılında, JCPOA’dan ayrılarak Avrupalı müttefikleri de dahil olmak üzere diğer taraflarla arasının açılmasına ve nükleer silahların Orta Doğu’da yayılmasını tetikleyebilecek bir şekilde İran’ın JCPOA’da kendisi için belirtilen nükleer limitlere uyumu askıya alınmasına sebep olmuştur. Üçüncüsü, 1974’ten bu yana gündemde olan WMDFZME oluşturma konusunda ilerleme eksikliğidir.
Bakanlar, Şubat 2020’de Berlin’de ve sanal ortamda Haziran 2020’de yeniden toplanmıştır.
Bu sırada, birtakım devletler, nükleer silahsız bir dünya arzularını ve NPT ile bu arzularını resmileştirip uygulayabilecek hukuki bir araca ihtiyaç duydukları konusundaki inançlarını ifade etmenin bir yolu olarak Nükleer Silahların Yasaklanması Antlaşması’na (TPNW) katılmıştır.
TPNW, 22 Ocak 2021 tarihinde yürürlüğe girecektir.
Bu durum, NWS’nin bu devletleri NPT sürecinde fikir birliğini tehdit etmekle suçlamaya sebebiyet vermiştir. Diğer bir hayal kırıklığı kaynağı ise Orta Doğu’da kitle imha silahlarının olmadığı bir bölgenin (WMDFZME) kurulmasında yaşanan sonsuz çıkmazdır.
WMDFZME kararı, NPT’nin sonsuz uzatılması ve böyle bir bölgenin oluşturulması arasında çözülmez bir bağlantı oluşturan 1995 NPT Orta Doğu kararında alınmıştır. BM Genel Kurulu, NPT’ye WMDFZME hakkında paralel bir yol açmış ancak şimdiye kadar Kasım 2019 tarihinde sadece bir başarılı oturum gerçekleştirmiştir (ikinci oturum 2021’e ertelenmiştir). [IDN-InDepthNews – 06 Ocak 2021]
Fotoğraf: 1 Kasım 1952 tarihinde Marshall Adaları’nda Enewetak mercan adasında ABD termonükleer silah (hidrojen bombası) testi. ABD Hava Kuvvetleri
IDN, Kâr amacı gütmeyen International Press Syndicate hakim kuruluşudur.