toward-a-nuclear-free-world

Reporting the underreported threat of nuclear weapons and efforts by those striving for a nuclear free world. A project of The Non-Profit International Press Syndicate Japan and its overseas partners in partnership with Soka Gakkai International in consultative status with ECOSOC since 2009.

INPS Japan
HomeLanguageTurkishHindistan ve Pakistan: Sınırlarla Ayrılan, Nükleer Mirasla Birleşen İki Ülke

Hindistan ve Pakistan: Sınırlarla Ayrılan, Nükleer Mirasla Birleşen İki Ülke

-

By Sumayia Ali & Sara Kazmi(New Delhi,India & Quetta Pakistan)London Post

11 Mayıs 1998’de Hindistan, beş nükleer patlamadan oluşan bir dizi test gerçekleştirdi. Dönemin Başbakanı Atal Bihâri Vajpayee liderliğindeki hükümet, bu denemelerin ardından Hindistan’ı resmen bir nükleer güç olarak ilan etti.
Buna karşılık olarak, Pakistan 28 Mayıs’ta beş nükleer test gerçekleştirerek Hindistan’ın adımına hızlı bir yanıt verdi. Böylece Güney Asya, nükleer kapasite açısından dünyanın en kritik bölgelerinden biri haline geldi. Ancak, aradan geçen on yıllara rağmen, her iki ülkede de nükleer test alanlarının yakınında yaşayan halkın yaşadığı zorluklar büyük ölçüde görmezden gelinmiştir.

Hindistan, 11 Mayıs’ı “Ulusal Teknoloji Günü” olarak kutlamaktadır. Ülkenin ilk nükleer denemesi 1974 yılında Rajasthan eyaletindeki Pokhran bölgesinde gerçekleştirilmişti. Ancak, bu denemelerin çevresel ve sağlık üzerindeki etkileri yıllar içinde giderek daha belirgin hale gelmiştir. Scroll haber sitesinin aktardığına göre, test bölgelerinde yaşayan köylüler arasında kanser vakaları, genetik bozukluklar ve hayvanlarda deri hastalıkları yaygın bir şekilde görülmektedir.

London Post News, Pokhran köyü sakini Hemant Vişnoi ile görüştü. Vişnoi, kanser vakalarının nükleer testlerle doğrudan bağlantısının kesin olarak kanıtlanamadığını, ancak kendi sosyal çevresinde yaklaşık 25 kişinin kanser hastası olduğunu aktarmaktadır.
Benzer şekilde, The Caravan tarafından yayımlanan bir raporda, testlerden sonra bölge halkının kan kanseri, deri tahrişi ve göz yanması gibi ciddi sağlık sorunları yaşadığı belirtilmektedir. Ancak, bu etkilerin resmî olarak kabul edilmediği vurgulanmaktadır.
Khetolai, gazetecilerin zaman zaman bu köyleri ziyaret ettiğini ancak hükümetin bölge halkına yönelik herhangi bir yardım sağlamadığını ifade etmektedir. The Citizen haber sitesi ise, nükleer testlerin gerçekleştirildiği köylerde hâlâ tam teşekküllü bir hastanenin bulunmadığını ve sığırlarda şekil bozuklukları ile açıklanamayan ölümlerin sıkça görüldüğünü rapor etmektedir. Ancak, bu sorunların doğrudan nükleer radyasyonla bağlantısı resmî olarak kabul edilmemiştir.

Hindistan’ın nükleer testlerine ev sahipliği yapan Chacha, Khetolai, Loharki ve Odhaniya köylerinde yaşayanlar, maruz kaldıkları sağlık ve çevresel sorunlara rağmen, şikâyet etmek yerine ulusal bir gurur duygusunu benimsemeleri gerektiğine dair toplumsal bir baskı hissetmektedir. Khetolai, bölge halkının sessizliğinin ardında bu algının yattığını dile getirmektedir.

Image Credit:Google

Pakistan: Çevre ve İnsan Hayatı Üzerindeki Yıkıcı Etkiler

Pakistan, nükleer denemelerini Raskoh’un ıssız dağlarında, Chagai bölgesinde gerçekleştirdi. Bu başarı, ülkeye büyük bir gurur getirse de, test sahasına yakın topluluklarda derin yaralar açtı—ve bu mesele, günümüzde büyük ölçüde göz ardı edilmeye devam etmektedir.

Raskoh adı, Beluçî dilinden gelmektedir; “Ras” yol, “Koh” ise dağ anlamına gelir. “Dağların Kapısı” olarak anılan bu bölge, Chagai ve Kharan ilçeleriyle sınır komşusudur. Denemeler öncesinde Raskoh, dingin doğası, yemyeşil alanları ve canlı köyleriyle, bu dağlık bölgede yaşayan yirmiden fazla yerleşim yerine geçim kaynağı sağlıyordu.
Nükleer patlamaların ardından bu huzur yerini umutsuzluğa bıraktı. Radyasyonun etkileri büyük bir sağlık krizine yol açtı; bölge halkı arasında kanser, böbrek yetmezliği ve cilt hastalıkları hızla yayıldı. Bu nedenlere bağlı olarak 500’den fazla ölüm kaydedildi. Olumsuz koşullara daha fazla dayanamayarak, birçok kişi atalarının topraklarını terk etmek zorunda kaldı ve Kharan gibi yakın şehir merkezlerine göç etti.

Çevresel tahribat ise durumu daha da kötüleştirdi. Bir zamanlar bölgenin tarımına hayat veren verimli topraklar ve su kaynakları kurudu. Doğal su pınarları yok oldu; eskiden bolca yetişen hurma, üzüm, soğan ve buğday tarlaları tamamen çoraklaştı. Tarımın neredeyse imkânsız hâle gelmesi, geleneksel çiftçi topluluklarını göç etmeye zorladı.
Bunca fedakârlığa rağmen, hükümet etkilenen topluluklara kayda değer bir destek sağlamadı. Bölgede hâlâ hastane, kanser tedavi merkezleri veya temel sağlık hizmetleri bulunmamaktadır. Büyük yoksulluk içinde yaşayan halk, tedavi için kilometrelerce yol kat etmek ve genellikle Quetta’ya kadar gitmek zorunda kalmakta ancak burada dahi yeterli tıbbi hizmete erişememektedir.

Temiz içme suyunun yokluğu hâlâ en büyük sorunlardan biridir. Bölgede, sadece birkaç kişi özel girişimlerle çözüm üretmeye çalışmıştır. Örneğin, bir ordu subayı tarafından kurulan su arıtma tesisi, bazı köylere can suyu olsa da, halkın büyük bir kısmı güvenli suya erişimden yoksundur.

Aradan on yıllar geçtikçe, radyasyonun uzun vadeli etkileri kendini daha net göstermeye başlamıştır. Bölgede doğan çocuklarda doğumsal anormallikler ve engellilik oranları artmıştır. Ancak, bu etkileri ölçmek veya hafifletmek adına hiçbir resmî çalışma yürütülmemiştir.

Denemelerin yapıldığı dönemde verilen kalkınma vaatleri ise asla yerine getirilmemiştir. Chagai ve Kharan bölgeleri hâlâ derin bir yoksulluk içinde yaşamaktadır. Devletin altyapı, eğitim ve sanayiye yönelik yatırımları yok denecek kadar azdır. Elektrik, düzgün yollar ve işleyen okulların bulunmaması, bu bölgeleri daha da izole hâle getirmiştir.

Raskoh halkı, fedakârlıklarının tanınmasını defalarca talep etmiştir. Çocukları için burslar, modern sağlık hizmetleri ve ekonomik kalkınma projeleri talep etmektedirler. Raskoh’un zengin maden yatakları, doğru bir yönetim ile bölgenin yeniden canlanmasını sağlayabilir.
Nükleer testler, Pakistan’a uluslararası bir prestij kazandırmış olabilir, ancak Raskoh’un halkını sağlık, çevresel ve ekonomik krizlerle baş başa bırakmıştır. Bölge sakinleri, fedakârlıklarının görmezden gelindiğini ve seslerinin duyulmadığını hissetmektedir. Yerel liderlerden Parvez Rind, bu durumu şu sözlerle özetlemektedir:

“Bu nükleer başarının yükünü göğsümüzde taşıdık, ama hükümet bize sırtını döndü.”
Üzerinden yirmi yıl geçmesine rağmen, Raskoh halkı hâlâ hak ettikleri desteği ve tanınmayı beklemektedir. Devlet, bu unutulmuş toplulukların direncini onurlandırıp geçmişi telafi edebilecek midir?

This article is produced to you by London Post, in collaboration with INPS Japan and Soka Gakkai International, in consultative status with UN ECOSOC.

INPS Japan

Most Popular